TÜRK KAMU YÖNETİMİ DERGİSİ

Yerel Yönetimlerde Vatandaşların Yönetsel Katılımı: Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Örneği

Ahmet Celalettin ŞEN- İbrahim Ethem TAŞ — Sat, 04 Jan 2025 00:00:00 +0000

1970’li yıllarda yaşanan ekonomik kriz, devletin var olan işlevinin tekrar gözden geçirilmesine neden olmuş ve devletin genişlemiş olan görev ve işlevlerinin azaltılarak küçülmeye gidilmesi gündeme gelmiştir. Bu durum yönetim anlayışında da değişikliğe neden olmuş, klasik yönetim anlayışı yerini yeni kamu yönetimi anlayışına bırakmıştır. 1980’li yıllardan itibaren bilgi iletişim teknolojisindeki gelişmelerle birlikte küreselleşmenin etkisiyle yeni kamu yönetimi anlayışı ve bu anlayıştan doğan yönetişim anlayışı gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünya genelinde uygulama alanı bulmuştur. Yeni kamu yönetimi ve yönetişim anlayışının vazgeçilmez unsurlarından biri de katılımdır. Yerel yönetimler vatandaşlara en yakın kamu yönetimi birimleri olması sebebiyle demokratik katılımın pratikte en iyi uygulanabileceği yerlerdir. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı yasa ile 2014 yılında Kahramanmaraş büyükşehir statüsüne kavuşmuştur. Eskiden merkez ilçe kavramı ile tanımlanan yerleşim birimleri ilçe belediyesi olarak yapılanmış, Onikişubat ve Dulkadiroğlu adında iki yeni ilçe kurularak bu ilçelere bağlı köylerin statüsü mahalle olarak değiştirilmiştir. Daha önce merkez ilçede yaşayan ve tek bir belediyeden hizmet alan vatandaşlar bu yeni durumda Onikişubat ve Dulkadiroğlu ilçe belediyeleri ve il mülki sınırları dahilinde yerel hizmet sunan Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinden hizmet alır hale gelmişlerdir. Yapılan bu araştırmada Onikişubat ve Dulkadiroğlu ilçelerinde yaşayan vatandaşların gelir durumları, eğitim durumları ve ikamet ettikleri ilçeye göre Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin karar alma ve uygulama sürecine katılımına yönelik bakış açılarını karşılaştırmak amaçlanmıştır.

Afet Yönetiminde Hastane Yöneticilerinin Karşılaştıkları Başlıca Zorluklar ve Çözüm Yolları

Cuma SUNGUR — Sat, 04 Jan 2025 00:00:00 +0000

Afetler insan hayatını olumsuz yönde etkileyen, can ve mal kaybına neden olan büyük çaptaki olaylardır. Bu olaylar, doğal veya insan kaynaklı olabilir. Deprem, sel, yangın türü olaylar doğal afetler arasında yer almaktadır. Savaş, terör saldırıları, nükleer kazalar ise insan kaynaklı afetler olarak bilinmektedir. Zaman zaman bu türden olayların yaşanılması sağlık kurumları üzerinde büyük baskılar oluşturmakta ve çok kısa süre içerisinde olağan üstü sağlık hizmeti talebi ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Bu durumlara karşı sağlık kurumları yöneticilerine birtakım rol ve sorumluluk düşmektedir. Hastane yöneticilerinin kendi üzerine düşen rol ve sorumlulukları karşılamadaki başarısı afet durumunda sağlık kurumlarının sağlık hizmeti sunmadaki başarısını önemli ölçüde etkilemektedir. Bu çalışmada, sağlık kurumlarında afet yönetim süreçlerinin aşmaları, bu aşamalarda hastane yöneticilerinin karşılaştıkları zorluklar ve buna karşı yapılabilecekler yönetsel faaliyetler ele alınacaktır.

Digital Public Space: A New Generation Social Interaction And Participation Space

Ahmet Tunç- Burak BALIK- Serhat BAŞARAN — Sat, 04 Jan 2025 00:00:00 +0000

Dijital çağdaki yenilikler, sosyal etkileşim ve katılım geleneklerini dönüştürmüştür. İnternet ve dijital teknoloji platformları, dünyanın dört bir yanındaki insanlara bilgiye erişim, küresel meseleler üzerine tartışmalar ve sosyal sorunların çözümünü sağlamaktadır. Bu genç nesil etkileşim alanları dijital kamusal alanlar olarak adlandırılmakta ve sosyal çevremizde giderek daha önemli bir rol oynadığına inanılmaktadır. Bu makale, dijital kamusal alanların anlamını ve tarihsel aşamalarını sunacak ve sosyal etkileşim ve katılım üzerindeki doğrudan etkilerini tartışacaktır. Dijital kamusal alanların artı ve eksilerinden bahsedilecek ve demokratik katılımı ortaya çıkarma kabiliyetleri tartışılacaktır. Ayrıca, dijital kamusal alanların etkin kullanımı ve ortaya çıkabilecek zorlukların aşılması için yeni stratejiler ve öneriler sıralanacaktır. Bu bağlamda, dijital kamusal alanların toplumsal değişim süreçleri ve demokratik pratiklerdeki rolü ayrıntılı olarak tartışılacak ve bu genç nesil etkileşim ve katılım alanlarının potansiyeli üzerine spekülasyonlar yapılacaktır. Dijital kamusal alanlar toplumun ve demokratik süreçlerin organik bir parçası haline gelmiştir. Bu kamusal alanların yaratılma ve yönetilme biçimi, toplumsal katılımın ve demokratik süreçlerin güçlendirilmesinde kilit bir rol oynamaktadır. Bu makalenin amacı, dijital kamusal alanların fırsat ve zorluklarını ele almak ve dijital platformların nasıl daha kapsayıcı ve sürdürülebilir hale gelebileceğine dair bir perspektif sunmaktır.

Türkiye'de Hak Arama Kültürünün Gelişimi

Emre KAYA — Sat, 04 Jan 2025 00:00:00 +0000

21. yüzyılın başlarından itibaren Türkiye, küresel ve içsel dinamiklerin etkisiyle kapsamlı bir dönüşüm sürecine girmiştir. Bu süreçte, kamu yönetiminde geleneksel bürokratik anlayışın yerini vatandaş merkezli hizmet anlayışına bırakma hedefiyle önemli reformlar yapılmıştır. Siyaset bilimcilerce, bu dönüşümün temel amacının vatandaşların kamu hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak, şeffaflığı artırmak ve hesap verebilirliği güçlendirmek olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda, vatandaşların hakları konusunda bilinçlendirilmesi ve etkili bir şekilde hak arama mekanizmalarının oluşturulması, demokratik katılımın güçlenmesi için kritik öneme sahiptir.
2000'li yıllarda Türkiye'de yaşanan demokratikleşme süreci, kamu yönetiminde köklü değişimlere yol açmıştır. Hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkelerinin ön plana çıktığı bu dönemde, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, CİMER, Kamu Görevlileri Etik Kurulu ve Kamu Denetçiliği Kurumu gibi mekanizmaların hayata geçirilmesiyle, vatandaşların kamu hizmetlerine erişimi kolaylaşmış ve katılımcı bir yönetişim anlayışı güçlenmiştir. Bu gelişmeler, Türkiye'de kamu yönetiminin modernleşmesinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.
Çalışmada, hak arama özgürlüğü düşüncesinin gelişim çizgisinde hak arama mekanizmalarının karşılıklı özellikleri değerlendirilecektir.

“Süreklilik” Ve “Kopuş” İlişkisi Üzerinden Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Liberalizm Tartışmaları: Mehmet Cavid Bey ve Ahmet Ağaoğlu Mukayesesi

Nafiz TOK- Ömer Bahadır GÜRBÜZ — Sat, 04 Jan 2025 00:00:00 +0000

Türk Siyasal Hayatı üzerine yapılan çalışmalarda “süreklilik” ilişkileri üzerinden yapılan okumaların ağırlıkta olduğu göze çarpmaktadır. Osmanlı tarihi son dönemi siyasal, iktisadi tartışmalarının ve politika uygulama anlayışının erken Cumhuriyet dönemine büyük oranda olduğu gibi aktarıldığı düşüncesi “süreklilik” ilişkisi bağlamında değerlendirilmektedir. Söz konusu değerlendirme biçimi, özellikle iki dönem arasındaki farklılıkların görmezden gelinmesine sebebiyet verebildiği gibi aynı zamanda her iki dönemin kendi içinde gerçekleştirdiği özgün tartışmaların da gerekli ölçüde ihtimam gösterilmeden analiz edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu bağlamdan hareketle Türkiye’de liberalizm tartışmalarının bahse değer iki figürü (Mehmet Cavit Bey ve Ahmet Ağaoğlu) üzerinden Osmanlı son dönemi ile erken Cumhuriyet döneminin siyasal, iktisadi ve toplumsal konularına dair girişilen tartışmaların “süreklilik” ve “kopuş” ilişkileri değerlendirilmiştir. Değerlendirme içerisinde her iki dönem liberal düşünürlerinin özgürlüğü tanımlama biçimleri arasındaki ilişki negatif ve pozitif özgürlük perspektifinden irdelenmiştir.

Kentsiz Kentleşme – Yurttaşlığın Yükselişi ve Çöküşü (Kitap Tanıtımı)

Öner Yusuf TORAMAN — Sat, 04 Jan 2025 00:00:00 +0000

Bu çalışmada Murray Bookchin'in Kentsiz Kentleşme – Yurttaşlığın Yükselişi ve Çöküşü isimli kitabının "Kitap Tanıtımı" yapılmaktadır.

Turizm Fakültesi Öğrencilerinde Duygusal Zekanın Girişimci Kişilik Üzerindeki Etkisinin Analizi: Bir Anadolu Üniversitesi Örneği

Muhammed MARUF — Sat, 04 Jan 2025 00:00:00 +0000

Duygusal zekâ kişinin kendisinin ve etrafındaki insanların duygularını tanıma, yönlendirme ve amaç doğrultusunda duygulardan yararlanma becerisi olarak ifade edilmektedir. Literatürde lider kişiliğe sahip insanlarda olması gereken vasıflardan birisi olan duygusal zekanın girişimcilik, girişimcilik eğilimi ve girişimcilik niyeti üzerine etkisini gösteren çok sayıda ampirik bulgu mevcuttur. Duygusal zekanın girişimci kişilik üzerindeki etkisini analiz eden çalışmalar ise oldukça sınırlıdır. Bu çalışmada Anadolu’da bulunan köklü bir üniversitenin Turizm Fakültesi öğrencilerinde duygusal zekanın girişimci kişilik özellikleri üzerindeki etkisinin analiz edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla öğrencilere yönelik duygusal zekâ ölçeği ve girişimci kişilik özellikleri ölçeğini içeren bir anket uygulanmıştır. Elde edilen verilere uygulanan yapısal eşitlik modeli sonuçlarına göre; duygusal zeka ölçeği alt boyutlarının girişimci kişilik özelliklerinden risk alma eğilimi, yenilikçilik ve kendine güven üzerinde anlamlı etkisi olduğu, başarı ihtiyacı ve belirsizliğe karşı tolerans üzerinde ise anlamlı etkisinin olmadığı görülmüştür.

Çin'in Hızlı Gelişimi Ve Ekonomik Geleceğinin Belirsizliği

Mehmetali KASIM — Sat, 04 Jan 2025 00:00:00 +0000

Çin 1978 yılında ekonomik reformla önceden takip ettiği sosyal planlama ekonomisi politikalarından vazgeçerek sosyal pazar ekonomisine geçiş yapmaya başlamıştır. Reform etkisiyle 20. yüzyılda dünyada geride kalmış Üçüncü Dünya Devletleri statüsünden günümüzde dünyadaki en hızlı yükselen küresel güç haline gelmiştir. Çin’in oldukça hızlı bu yükselişi, Çin yönetiminin geçmişteki hatalarından ders çıkartarak kurucu lider Mao’un ideolojik yaklaşımlarından vazgeçip reform önderlerinden Deng Xiao Ping’in gerçekçi politikalarını uygulamaya devam etmesinin derin etkileri olmuştur. Çin ekonomik reform ve dışa açılmada yabancı sermaye ve teknoloji transferlerini kontrollü bir biçimde kendi çıkarlarına göre yönlendirmiştir. Altyapı ve eğitime öncülük vermekle birlikte üretime ve ihracata dayalı kalkınma politikası uygulamayı tercih etmiştir. Kendi gerçek amaçlarını gizleyerek dünyaya barışçıl bir şekilde hitap etmiş, Amerika ve Japonya başta olmak üzere modern ekonomilerin desteğini elde etmeyi başarmış, onların tecrübe ve bilgilerinden istifade ederek her açıdan kendini güçlendirmiştir. Günümüzde dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip olan Çin elde ettiği başarılara rağmen siyasi açıdan reform yapmak yerine daha otoriter bir yol takip etmesi, çevre sorunları, ülke içindeki gelir ve servet eşitsizlikleri gibi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca Çin’in gittikçe güçlenen yayılmacı tavrı komşuları başta olmak üzere dünyadaki devletlerin dikkatini çekmeye başlamıştır. Özellikle Amerika başta olmak üzere birçok devlet Çin’le olan ilişkilerini revize ederek kendi çıkarlarını korumak için adeta bir rekabete girmiştir. Bu hususlar Çin’in ekonomisinin geleceği ve büyümesinin sürdürülebilirliği hakkında belirsizlikler barındırmıştır.